Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Avrupa Birliği bize köstek değil destek olmalıdır” dedi.
Avrupa ülkelerinin Ankara büyükelçileriyle bir araya gelen Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, görüşme öncesinde bir konuşma yaptı. Çavuşoğlu, olağanüstü bir yılı geride bıraktıklarını belirterek, “2021 yılı tarihi bir sene olarak hafızlarımızda kalacak. 2021’in dayanışmanın çok taraflılığın, diplomasi ve diyaloğun hakim olduğu bir sene olmasını diliyoruz. Türkiye Avrupa’nın önemli bir aktörü olarak. Kıtayı ilgilendiren tüm gelişmelerde tarihi roller oynadı. Soğuk savaş yılları ve göç krizi gibi tüm kıtayı etkileyen gelişmelerde merkezi roller üstlendi. Bugün AB bir refah projesi olabildiyse bunda Türkiye’nin soğuk savaş döneminde NATO bağlamında kıtaya sağladığı güvenlik şemsiyesi ve Türk iş gücü önemli bir rol oynadı. Bu vesileyle tüm insanlığın zorlu pandemi sürecinden çıkışı için umut verici aşı çalışmaları nedeniyle bilim insanları Uğur Şahin ile Özlem Türeci’yi ve onları fedakarca yetiştiren ailelerini saygıyla selamlıyorum” ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE İLE AVRUPA BİRLİĞİ KARŞI KARŞIYA GETİRİLMEK İÇİN ÇABALANDI”
Türkiye’nin, Avrupa Birliği dışındaki tüm temel Avrupa Atlantik kuruluşlarında yer aldığının altını çizen Çavuşoğlu, “Avrupa Birliği ile de 1963 yılından bu yana ortaklık, 1996 yılından bu yana gümrük birliği üyeliği, 1999 yılından bu yana adaylık süreci, 2005 yılından bu yana ise müzakere süreciyle birlikte Avrupa Birliği ile bağlıyız. Geçen zaman içerisinde ticari, ekonomik, yatırım, bilim, sanat, insani, eğitim, kültür ile akla gelen her alanda ilişkilerimiz daha da arttı birbirimize daha da bağlandık. Bugün artık pek çok alanda birbirimiz için vazgeçilmez hale geldik. 2015’teki göç krizi, Türkiye-Avrupa Birliği işbirliğinin somut değerini ortaya koydu. Enerji, ticaret, ulaştırma, güvenlik ve savunma gibi alanlarda karşılıklı bağımlılığımız giderek arttı. Bugün Balkanlar, Karadeniz, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Kafkaslar gibi tüm Avrupa’yı doğrudan ilgilendiren bölgelerin ana aktörleri arasında Türkiye’de var. Bu ortak yanlarımıza rağmen son birkaç yıldır Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde siyasi zorlukları birlikte yaşadık. Geçen yıl da maalesef bu eğilimde devam etti. İş birliğine en ihtiyaç duyduğumuz zamanda iletişim kanalları askıya alındı. Fırsatlar heba edildi. Bunun temel nedeni bazı AB üyesi ülkelerin, Türkiye’ye uzun yıllara dayanan ikili sorunlarını Avrupa Birliği’ne ithal etmesi oldu. Türkiye ile Avrupa Birliği karşı karşıya getirilmek için çabalandı. Örneğin, kendi üyeleri arasındaki deniz alanları sorununda taraf tutmayan, hatta bu konuda yetkisi bulunmadığını açıklayan Avrupa Birliği, mesele Türkiye olunca tam tersi davranıyor. Bu süreçte dayanışma gibi olumlu bir kavram maalesef kötüye kullanıldı. Diyalog çağrı ve çabalarımıza rağmen tek tarafın talepleri dayatıldı” diye konuştu.
“ARALIK ZİRVESİNDE AB TARAFI DAHA MAKUL BİR DİL BENİMSEDİ”
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Geçen yıl Eylül ayında Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesinde, Doğu Akdeniz konusunda attığımız adımların tarihini, geçmişini gerekçeleriyle tek tek anlattım. İktidara geldiğimiz 2002’den bu yana hem Doğu Akdeniz hem de Kıbrıs sorunlarını diyalog ile çözmeye çalıştık. 2004 Annan Planı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hakça paylaşımı konusundaki 2011, 2012 ve 2019’da ki önerileri, istikşafi görüşmelerin yapılmasına ilişkin çağrılarımızın 5 yıldır sonuç vermemesi bunun en somut örnekleri. Nihayet Ekim ayında ki Avrupa Birliği zirvesinde, bize karşı açıkça tehdit dili kullanılması bardağı taşırdı. Tepkimizi ortaya koyduk. Yine olursa yine koyarız. Ekim ile Aralık ayları arasındaki 2 aylık kısa süre tehdit dili ve tırmanmanın kimseye fayda sağlamayacağını gösterdi. Aralık zirvesinde AB tarafı daha makul bir dil benimsedi. Zirve bildirisinde tasvip etmediğimiz bazı huşular tabii ki var. Ancak bir çok AB üyesinin Türkiye’nin öneminin bilincinde olduğunu ve sağduyulu davrandığını gördü. Bize uzatılan bu ele bizde olumlu karşılık verdik. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız Avrupa Birliği ile ilişkilerde yeni bir başlangıcı duydurdu. Geleceğimizi Avrupa’da gördüğümüzü, geleceği birlikte inşa etmek istediğimizi söyledik. Reform kararlılığımızı vurguladık.”
“2021 YILINDA TEMEL BEKLENTİLERİMİZ SOMUT GÜNDEM TEMELİNDE İŞBİRLİĞİNE YENİDEN İVME KAZANDIRMAK”
21 Ocak’ta Brüksel’e giderek görüşmelerde bulunacağını söyleyen Bakan Çavuşoğlu, “Aralık zirvesi kararları ile önümüzde bir fırsat penceresi açıldı. Ancak, buna Avrupa Birliği ve üye ülkelerin de inanması gerekiyor. 2021 yılında temel beklentilerimiz somut gündem temelinde işbirliğine yeniden ivme kazandırmak, güven tazelemek, kazan kazan durumu oluşturacak alanlarda çalışmamalara bir an önce başlayabilmektir. Bu bağlamda Gümrük Birliği güncellenmesi müzakerelerine başlanması, Türk vatandaşlarına vize serbestliği sağlanması, 18 Mart mutabakatının güncellenmesi, göç işbirliğimizin yeni gerçekler ışığında tazelenmesi, üst düzey diyaloğun başlatılması, üyelik müzakerelerimizde mesafe kat edilmesi, güvenlik ve terörle mücadele konularında iş birliği gibi somut beklentilerimiz var. Biz bu amaçla yeni yılda hemen çalışmaya koyulduk. Portekiz ve İspanya’yı ziyaret ettik. Cumhurbaşkanımız, Aralık ayında konsey başkanı Michel ile görüşmüştü. Cumartesi günü de komisyon başkanı Von der Leyen ile görüştü. 21 Ocak’ta Brüksel’e gideceğiz. Bu ziyarette bir çok isimle görüşmeler gerçekleştireceğiz” açıklamasında bulundu.
“YUNANİSTAN İLE 25 OCAK’TA 61. İSTİKŞAFİ GÖRÜŞMELERİNİ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ”
Vatandaşların her alanda hakkını korumanın temel görevleri olduğunu belirten Çavuşoğlu, “Yunanistan ile istişafi görüşmeler için önerimizi dün yaptık ve karşılığını da hemen gördük. 25 Ocak’ta 61. istikşafi görüşmelerini İstanbul’da gerçekleştireceğiz. Daha sonra Yunanistan Dışişleri Bakanı ile bir araya gelme konusunda mutabıkız. Tarihini daha sonra belirleyeceğiz. Fransa ile yol haritasında çalıştık. Genel müdür direktörler düzeyinde bölgesel, ikili, konsolosluk ve güvenlik konularında istişarelere başlıyoruz. Bu yol haritası sadece 2 ülke arasındaki istişareleri kapsamıyor. İlişkilerimizin önce normalleşmesi daha sonra daha da geliştirilmesi konusunda arkadaşlarımız halen çalışıyor. Son zamanlarda hepimizden çok duydunuz reform gündeminde kararlıyız. İnsanımızın her alanda hakkını korumak, vatandaşlarımızın refahı ve iyiliği için çalışmak, ülkemizin gerçekleri ışığında özgürlük-güvenlik dengesini korumak bizim temel görevimiz. Avrupa Birliği bize köstek değil destek olmalıdır” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE AVRUPA BİRLİĞİ ÜYELİK SÜRECİNE BAĞLIDIR”
Bakan Çavuşoğlu, “Görüşleriyle batıyı da etkilemiş olan büyük İslam alimi İbn-i Haldun’un ‘Coğrafya kaderdir’ sözü bugün hala uluslararası ilişkilerin temel belirleyici unsurları arasındadır. Türkiye Avrupa’dadır ve Avrupa kaderimizin bir parçasıdır. Bunun tersi de Avrupa bakımından geçerlidir. Türkiye bugün Suriye, Libya, Kafkaslar, Orta Doğu ve Karadeniz güvenliği gibi bir çok alanda önemli bir faktördür. Türkiye ayrıca göç, enerji, ticaret, tedarik zincirleri, ulaştırma, iletişim, güvenlik, terörle mücadele, NATO ve savunma konularında da hayati bir oyuncudur. Bu listeyi uzatmak elbette mümkün. Bütün bu konular Avrupa Birliği güven ve refahı içinde hayati önem taşımaktadır. Birlikte hareket edersek her alanda önemli değişimler sağlayabiliriz. Türkiye olarak biz bu ortaklığa hazırız. Cumhurbaşkanımzın belirttiği üzere geleceğimizi Avrupa’da görüyor ve bunu birlikte inşa etmek istiyoruz. Bu hayati işbirliğinin yıllarıdır çözülemeyen bazı ikili meseleler nedeniyle hayata geçirilememesi bütün Avrupa için bir kayıptır. Bizim önerimiz ikili meselelerin diyalog yoluyla ayrı formatlarla çözüm yoluna koyulması, bu sırada Avrupa Birliği ile ilişkilerimizde ki somut alanlarda ilerleme kaydedilmesidir. Türkiye Avrupa Birliği üyelik sürecine bağlıdır. Avrupa Birliği’nden olumlu karşılık bulursak biz de gerekli iradeyi gösteririz” diyerek konuşmasını sonlandırdı.