David O. Russell’ın 7 yıl aradan sonra çektiği ilk film olan “Amsterdam” 7 Ekim’de gösterime girdi. İzleyiciyi 1930’lu yıllara götüren film, tanık oldukları cinayetin zanlısı haline gelen, Amerika tarihindeki en önemli entrikalardan birini ortaya çıkaran üç arkadaşın öyküsünü anlatıyor. Barbaros Tapan, “Amsterdam”la ilgili merak edilenleri David O. Russell ile filmin oyuncu kadrosunda yer alan Margot Robbie, Mike Myers, Rami Malek, Michael Shannon ve Andrea Riseborough’a sordu.
◊ En son filminizden 7 yıl sonra “Amsterdam”la izleyici karşısına çıktınız. Bu film için uzun yıllardır çalıştığınızı biliyorum, neden böyle bir öykü çekmek istediniz?– David O. Russell: Filmde başrolü üstlenen Christian Bale ve ben, bu filmi yaklaşık 5-6 yıl önce düşünmeye başladık. Onunla orijinal bir karakter icat etmek istedik. Christian; doktor olmak istedi, iyi bir arkadaş, iyi bir sevgili… Buradan yola çıkarak filmin temelini attık.
◊ Tam olarak neyden ilham aldınız?
– David O. Russell: New York’taki Roseland Balo Salonu’nun büyük fotoğraflarına baktık. Orada dans edenlere bakarsınız ve “Şu iki kişiye bakın, onların hikâyesini hiç duymadım” dersiniz. Ben de onların hikâyesini hiç duymadım. Onların hikâyesini anlatmaya karar verdik. Başınıza ne geleceğine dair hiçbir fikriniz yoksa tarihe geri dönmeyi hayal ettik. Bilmediğimiz bir tarih öğrendik ve Film için görüştüğümüz herkes bunu yaptı. Ve karakterleri oluşturmaya başladık.
◊ Filme başlamadan önce 5-6 farklı senaryo taslağınız olduğunuzu duydum. Senaryonun son haline nasıl karar verdiniz?
– David O. Russell: Bu filmi ne olursa olsun yapacaktık çünkü tarihe ve bu kalıplara hayrandık. Ve sonra dünya acayip şeyler yapmaya başladı. Biz de, “Pekala, hikâyemize bağlı kalacağız çünkü ilk biz buradaydık” dedik. (Gülüyor)
Tarih de öyleydi. Buraya ilk gelişimiz değil ve film ve bu karakterler bir ilham kaynağı olmalı.
BENZERSİZ BİR DENEYİMDİ
◊ Margot Robbie, sizin için bu yolculuk nasıl başladı?
– Margot Robbie: David O. Russell’dan aldığım bir telefonla bu yolculuğum başladı. Birkaç yıl önce sürece katıldım. Sanat ve dostluk, aşk ve tarih, günümüz dünyası ve o zamanki dünya hakkında birçok konuşma yaptık. İnanılmazdı.
◊ Filmin çekim sürecinden bahseder misiniz, nasıl bir deneyim oldu sizin için?
– Margot Robbie: Benzersiz bir deneyimdi. Sete gittiğin her gün, ne olacağını bilmiyorsun. Kelimenin tam anlamıyla, o gün ne çekeceğinizi bilmiyorsunuz. Bu hem ürkütücü hem de sizi bir sanatçı olarak daha önce dokunmadığınız bir parçanızı bulmanızı sağlıyor.
Kesinlikle daha önce gerçekten keşfetmediğim yerlere dokundum. Bu çılgın benzersiz süreç sayesinde, harika bir zaman geçirdik.
DAVID GİBİ BİRİNİ BULMAK NADİRDİR
◊ Andrea Riseborough, David O. Russell ile çalışmak sizin için ne ifade ediyor?
– Andrea Riseborough: Bunun olağanüstü bir büyülü deneyim olduğunu düşünüyorum. Adım attığınız büyülü bir bilinmeyen dünya. Bunu sizin için yaratabilecek çok az yönetmen var. Yani, saf bir hediye. Teşekkürler David.
◊ David O. Russell’le bir araya gelip konuştunuz mu?
– Rami Malek: David’le bir film üzerinde çalışıyorsanız, Andrea ve Margot’nun dediği gibi saatlerce ve saatlerce konuşursunuz ve bu tatmin edici bir deneyimdir, çünkü onun tutkusunu hissedersiniz.
◊ Michael Shannon, siz David O. Russell hakkında neler düşünüyorsunuz?
– Michael Shannon: İşi yapmaktan çok sadece oturup konuşmaktan hoşlandığın insanları bulman sık rastlanan bir durum değil. Birlikte çalıştığım böyle bir yönetmen daha olduğunu söyleyebilirim, Werner Herzog. Burada oturup onlarla konuşmak istersiniz çünkü dünya hakkında çok şey biliyorlar, çok zekiler, çok iyi okuyorlar. Böyle insanları bulmak nadirdir.
◊ Mike Myers bu film sizin için nasıl bir deneyimdi?
– Mike Myers: Yaşadığım en heyecan verici deneyimlerden biriydi. İnanılmazdı. Zekanızın zirvesinde, referans seviyenizin zirvesinde konuşabilmek, sadece inanılmaz bir güvenli alan yaratır. Bir duvardan geçebileceğimi ya da ateşin üzerinde yürüyebileceğimi hissettim. Kendimi güvende ve sevilmiş hissettim.
Amerika tarihini değiştirecek büyük gizem
Christian Bale, Margot Robbie ve John David Washington’ın başrolünü üstlendiği “Amsterdam” filminin konusu şöyle: II Dünya Savaşı sırasında asker olan Dr. Burt Berendsen, Harold Woodman ve hemşire Valerie Voze’un yolu, askeri bir hastanede kesişir. Cinayete tanık
olmalarıyla hayatları tamamen farklı bir duruma gelir ve şüpheli konuma düşmemek ve kendilerini korumak amacıyla davayı araştırmaya karar verirler. Onlar gerçeği ararken, Amerika tarihini sonsuza dek değiştirebilecek büyük bir gizemi ortaya çıkarırlar.