BM’ye resmen iletildi:
BM Barış Gücü ya KKTC ile ayrı anlaşma yapacak, ya da KKTC’ye turist olarak geçecek
DİB’nı Tahsin Ertuğruloğlu bu konuda muhtıra nitelikli bir anlaşma taslağını BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Barış Operasyonlarından Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Jean-Pierre Lacroix’e verdi. Ertuğruloğlu şöyle dedi:
“Hazırladığımız SOFA taslağını ( Kuvvetler Statüsü Anlaşması) Lacroix’e verdik.İnceleyecekler ve cevaplarını bildirecekler.Cevaplarına göre almamız gereken karar neyse almaktan çekinmeyeceğiz.Onlara ‘KKTC topraklarında görev yapmanızın onayını verecek olan makam Rum hükümeti değil, KKTC ‘dir.Bunca sene sizi misafir kabul ettiğimizi söyledik, izin verdik ama artık bu bitti. Eşit iki devlet ve eşit uluslararası statü politikasından dolayı artık bu misafirperverliği yapamayacağız.Bizimle ayrı anlaşma imzalamanız gerekir’ dedik”
*
BM Barış Gücü , Güvenlik Konseyi’nin 4 Mart 1964’de aldığı 186 sayılı kararla adaya geldi.
Kararda BM Barış Gücü’nün görevi sırasında ” Kıbrıs Hükümeti” ile işbirliği yapacağı belirtildi.
Rahmetli liderimiz Denktaş görüşmeler sırasında “21 Aralık 1963’den beri Kıbrıs’ta anlaşmaların öngördüğü meşru hükümet yoktur. Bu kabul edilirse, Türklerin yer almadığı gayrı meşru işgalci Makarios yönetimi meşru hükümet haline gelir. Kabul etmiyoruz” diye çok diretti.
Ne ki Başbakan İnönü, Denktaş’a ‘”itiraz etme Denktaş. BM Barış Gücü bir an önce adaya gitsin, ateş kesi sağlasın, katliam dursun, akan kan Türk kanıdır. Merak etme, İngiltere ve ABD bize ‘meşru hükümetten 1960 anlaşmalarının öngördüğü Türklerin de eşit ortak olduğu iki toplumlu hükümeti anladıkları ‘ konusunda güvence verdi. Makarios tek başına meşru hükümet kabul edilmeyecek” dedi.
Denktaş yıllar sonra bu olayı bana anlatırken ” BM kapısından ağlayarak çıktım, çünkü sözlerini tutmayacaklarını biliyordum” demişti.
Anılarında ve söyleşilerinde de bunu yazdı. Nitekim Denktaş haklı çıktı.
Başta ABD- İngiltere olmak üzere BM Güvenlik Konseyi Türkiye’ye verdiği sözü tutmadı. Eşit ortak olan Türklerin kovulduğu ve yüzde yüz Rumlardan oluşan gayrı meşru eli kanlı Makarios yönetimi tüm adanın tek meşru hükümeti olarak kabul edildi. BM Barış Gücü işgalci Makarios yönetimi onayı ile görev yaptı. Giderlerinin büyük kısmı da Rum yönetimi ve Yunanistan tarafından karşılandığı için asla tarafsız olmadı.
İşte Kıbrıs sorununun bugüne kadar uzamasının ve KKTC’nin tanınmayışının esas nedeni bu karar oldu.
1983’de KKTC ilan edilince, BM Güvenlik Konseyi, bu karara dayanarak 541 ve 551 sayılı kararları aldı ve KKTC ‘nin tanınmaması için çağrı yaptı
BM Barış Gücü’nün görev süresi 58 yıldır her 6 ayda bir uzatılıyor. Ne ki bizim onayımız alınmıyor.
Tüm adanın tek meşru hükümeti olduğu iddiası ile sadece Rum yönetiminin onayı alınıyor.
Aslında 1983’de KKTC ilanından sonra KKTC ‘nin de onayının alınmasında diretmeliydik. Aksi halde Rum yönetimi onayı ile görev yapan ve devletimizi yok sayan Barış Gücü’nü KKTC topraklarına sokmamalıydık. Bunu 39 yıl boyunca yazıp durduk. Ne yazık ki, Denktaş’ın tüm ısrarlarına karşın, gelmiş geçmiş Türk hükümetleri BM ve ABD-İngiltere ile ilişkiler bozulmasın diye bu cesur kararı alamadı.
Nihayet şimdi geç de olsa, yıllardır ısrarla savunduğumuz iki devletli çözüm siyasetine geçilmesi ve CB Erdoğan tarafından, BM Genel Kurulu’nda, KKTC ‘nin tanınması çağrısı yapılmasından sonra gereken adım atıldı.
Bunun gerekleri yapılmalı ve devlet statümüzü aşındıran tüm uygulamalar terk edilmelidir. Rum yönetimi ve AB ile DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİ ESAS OLMALIDIR.
Bu bağlamda BM’ Barış Gücü’nün de KKTC topraklarında görev yapması için bizimle ayrı anlaşma yapması talebimizde ısrar edilmelidir .
NELER YAPILMALI?
Kanımca BM, KKTC ile ayrı bir statü anlaşması yapmayacak. Çünkü, tüm adanın tapusunu Ruma vermek ve Rum egemenliğini bize empoze etmek için KKTC ‘yi meşru saymıyorlar. ABD, İngiltere, Fransa bunu veto eder. O zaman şu adımlar atılmalı:
1- BM Barış Gücü askerlerinin KKTC ‘ye girişleri yasaklanmalı, askerler ancak sivil kıyafetle ve sınırda vize alarak turist olarak sınırı geçebilmeli
2- BM Barış Gücü’nün Gazimağusa ve Lefke’deki kamplarına el konarak kamplar boşaltılmalı
3- BM Barış Gücü’nün Maraş’taki gözetleme noktaları kaldırılarak Maraş’tan çıkarılmalı
4- Rum yönetimi tarafından BM Barış Gücü vasıtası ile Karpaz Rumlarına gönderilen gıda yardımları artık KKTC Sosyal Yardım Dairesi veya Kızılay vasıtası ile iletilmeli
5- Ara bölgede görevli BM Barış Gücü muhatap kabul edilmemeli, ara bölgeden çekilmesi istenmeli. Sadece Rum ordu yetkilileri-polisi muhatap alınmalı.
KKTC ve Türkiye’nin, bedeli ne olursa olsun, bu adımları atması ve devletimizi yok sayan, Rum yönetimi onayı ile KKTC ‘de görev yapan BM Barış Gücü’ne karşı bu önlemleri uygulaması, hem İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM -TANINMA siyasetinin inandırıcılığı, hem de milli onurumuzu korumak için şarttır.
BM Barış Gücü’nün görevi Aralık ayında yeniden 6 ay uzatılacak. Adım atmakta çok geç kaldığımız bu konuda, bu kez kararlı davranılıp davranılmayacağını göreceğiz..