Emperyalizmin günümüzdeki temsilcisi ABD, uzun süreden beri, birlik ve bütünlüğümüzü bozmaya ve içimizdeki laiklik karşıtlarını da kullanarak laik devlet yapımıza ve ordumuzun Kemalist komutanlarına karşı yıkıcı, yıpratıcı tutumunu sürdürmektedir.
LAİKLİĞE DARBE
ABD, bu kapsamda, ilki 1980’deki, ikincisi 2016’daki girişimleriyle Cumhuriyetimizin laik yapısına ve sosyal ve siyasal iç yapımıza büyük zararlar verdi. 1980’de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta heyetini, 2016’da ise Nurcu tarikat vaizi Fethullah Gülen’i ve onun yurtiçindeki asker ve sivil destekçilerini kullanarak ülkemizde Müslüman Kardeşler köktendincilik anlayışını güçlendirmeye ve bu yolla sosyal ve siyasal yapımızı ayrıştırmaya ve halkımızı uzlaşmaz bir topluma evirmeye çalışmıştır.
2016 yıkıcı harekâtı öncesinde, Ergenekon ve Balyoz gibi düzmece davalarla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vatansever mensupları yargılandı, haksız ve hukuksuz şekilde hapse mahkûm edilerek halk arasındaki itibarları sıfırlanmaya çalışıldı. 2016 girişimi sonucunda Kemalist milli ordunun irfan yuvaları askeri liseler, harp okulları, asker hastaneleri ve askeri yargı yapıları tasfiye edildi. Devlet laik ve demokratik yapısından uzaklaştırıldı.
ABD’nin hazırladığı, Ortadoğu’da sınırların değişmesini öngören BOP haritası.
ENDİŞE VERİCİ GİRİŞİMLER
ABD’nin, S-400 alımını bahane ederek Türkiye’yi F-35 savaş uçağı programından dışlaması, Suriye kuzeyindeki ayrılıkçı YPG-PYD unsurlarına silah, eğitim, maddi ve manevi destek vermesi, FETÖ örgütünün başını teslim etmemesinin yanında, özellikle 2021’den itibaren, ulusal çıkarlarımız aleyhine aldığı açık tutum ve girişimleri son derece endişe vericidir. Bunlar:
1. Yunanistan ile yapmış olduğu savunma işbirliği çerçevesinde hemen batı sınırımıza çok yakın, Dedeağaç bölgesinde, güçlü bir askeri üs oluşturuldu.
2. 1915’teki tehcir uygulamasını 2021’e kadar “karşılıklı büyük kırım” olarak ifade ederken son iki yıldır “soykırım” olarak niteliyor.
3. Türkiye aleyhine askeri gücünü pekiştiren, hava sahasını uluslararası antlaşmalara aykırı olarak 10 mile hatta 12 mile çıkaracağını açıklayan, Ege Denizi’nde aidiyeti belirsiz ada/adacıkları silahlandırmaya çalışan ve savaş uçaklarımıza düşmanca davranan, Yunanistan’la siyasi ve askeri bağlarını giderek güçlendiriyor ve Yunanistan’ın bu adalar üzerindeki egemenliğinin sorgulanamaz olduğunu vurguluyor. Fransa da Yunanistan yanında yer alıyor.
4. Pakistan’a ATAK helikopter satışımıza engel oluyor.
5. Karadeniz’de NATO çerçevesinde donanma bulundurma çabaları yanında son dönemde Ukrayna üzerinden gelişen Rusya ile arasındaki gerginliği bahane ederek Rusya ile oluşmuş iyi ilişkilerimizi sabote etmeye ve bölgenin huzurunu bozmaya çalışıyor.
6. Büyük bir olasılıkla, İstanbul Kanalı projesinin arka planında Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni baypas ederek Karadeniz’de daimi güç bulundurmak çabasını sürdürüyor.
Bu gelişmeler, BOP kapsamında, “sıra Türkiye’ye mi geldi” sorusunu akla getiriyor.
Kaynak: Cumhuriyet / TUNÇER KILINÇ
EMEKLİ ORGENERAL / ESKİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERİ