Yunanistan ve İskandinav ülkeleri mitolojileri ve eski dini inançlarını dünyaya gururla pazarlarken çok daha geniş ve kapsamlı Türk mitolojisinin üzerine adeta sünger çekilmeye çalışılıyor. Bu haberimizde Türk mitolojisinin kahramanları, tanrı ve tanrıçalarını bir yazı dizisi olarak derledik.
Eski Türk inanç sisteminin sözlü kaynaklarını atasözleri ve destanlar; yazılı kaynaklarını bengü taşları ve yazmalar; görsel kaynaklarını ise işledikleri sanat eserleri oluşturmaktadır. Orhun Abidelerinde kayda geçmiş olan dini ilme ait “Tengri, Umay, kut, ıduk, yer-su, yuğ” kelimelerin, aradan yüzyıllar geçmesine rağmen Divan-ı Lügatüt Türk ile Kutadgu Bilig’de görülmesi, bu inancın topluma nasıl geçtiğini göstermektedir.
Türklerin dini anlayışları oldukça karmaşık bir yapı arz etmektedir. Tek Tanrı algısıyla beraber doğanın bütün yönü kutsal sayılmıştır. Nitekim bu anlayış çerçevesinde evrenle alakalı olan görüşler şekillenmiştir. Dinin manasını Tanrı kavramı ve sıfatları, onun doğa ve insan üzerindeki müdahalesi oluşturmaktadır. Bu kavramın dini düşünce sistemi içindeki önemi insan hayatına olan yönlendirici sıfatından kaynaklanmaktadır. Hayatın her alanına Tanrı’nın sıfatı yüklenmeye çalışılmıştır. Bu yüzden insan Tanrı rızasını ve hoşnutluğunu kazanmak için onun vasıflarına ulaşmayı arzulamıştır.
Yunan mitolojisindeki Sentorlar, Satirler; Mısır mitolojisindeki Anubis, Ra, Bastet gibi ilgi çekici mitolojiler olsa da Türk mitolojisi de çok geniş bir havuza sahip.
Mitolojik kahramanlarımıza ve onların hikayelerine baktığınızda, eski Türk toplumunun dünyaya ve yaşanan olaylara bakış açılarını da anlayabileceksiniz.
İşte Türk mitolojisi hakkında bilgi veren tanrılar, tanrıçalar ve yaratıklar:
İYİLİK TANRISI ÜLGEN
Türk mitolojisinde yani tengricilik döneminde, iyilik tanrısıdır. Ülken, Ulgan gibi farklı isimlerle de anılır. Göğün 16. katında yaşar ve Kayra Han’ın oğludur. Aynı zamanda Kayra Han’dan sonra ikinci derece öneme sahiptir. Tek tanrı inancına göre; Gök Tanrı’nın oğludur ve gökyüzünün hükümdarıdır. Sibirya kavimlerinde ise yaratıcı tanrı olarak isimlendirilir. Altın Dağ’da, altın bir sarayda yaşar. Ayrıca altın bir tahtta oturur.
Gök cisimleri yöneten Ülgen; hava durumu, verimlilik, doğurganlık gibi konularla ilgilidir. Yani göksel ve mitolojik olayların ilk kaynağı olarak bilinir. Aynı zamanda biri beyaz, biri siyah iki taşla gelip, insanlara ateş yapmayı öğrettiği de söylenir. Uzun saçlı ve büyük kalkanlı bir karakterdir. Yunan mitolojisindeki “Tanrıların babası Zeus” gibi yıldırımlar ve şimşeklerle tasvir edilir. Yıldırımla vurduğu yerin ise kutsandığı düşünülür.
Ülgen’in 7’şer oğlu ve kızı vardır. Eşinden ise Taz Hanım (Kel Hanım) olarak, birkaç kaynakta bahsedilir. Kendisi gibi çocuklarının da insan şeklinde göründüğü bilinir. Göğün hakimi olduğu için mavi renk ile simgelenir. Ayrıca dünyayı taşıması için 3 balık yaratır. Göğün 16. katı olarak belirtilen yaşadığı yer ise Ay, Güneş ve yıldızlardan çok uzaktadır. Sağında ve solunda iki ak Güneş bulunur. Bunlar ise kendisine ulaşmak isteyen şamanlar için bir engeldir. Şamanların en güçlüsünün bile Altın kazık yani Kutup Yıldızı’na kadar ulaşabildiği söylenir.
YARATICI TANRI KAYRA HAN
Kayır Han, Kayrakan gibi isimleri de bulunur. Ama Kara Han ile karıştırılmamalıdır. Türk Altay mitolojisinde Yaratıcı Tanrı veya Baş Tanrıdır. Babasının, ilk tanrı olan Gök Tengri olduğu söylenirken, annesinin olmadığı bilinir. Göğün 17. katında oturur ve diğer bütün tanrıların yaratıcısıdır. Evrenin kaderini belirleyen ve iyilik yönü ağır basan bir tanrıdır. Yeryüzünü yaratıp, dokuz dallı bir ağaç dikmiştir. Bu ağacın yer ile göğü birbirine bağlayan “Uluğ Kayın” (yaşam ağacı) olduğu bilinir. İnsanların atası olan dokuz kişi de bu ağacın dallarında türeyerek, dokuz boy ortaya çıkar.
Altayların yaratılış efsanesinde de Kayra Han, dünyanın yaratıcısıdır. Tüm gök tengricilikte, Erlik Han’ı cezalandıran ve ye altı tanrısı olma emrini veren tanrıdır. Yani Yunan mitolojisindeki Zeus ile aynıdır. Kayra Han’ın 4 oğlu vardır. Bunlar; Ülgen, Yer Tengri, Mergen ve Kızagan’dır. Tanrıların tanrısı olduğu için somut nitelemeler pek yapılmamıştır ve soyut yönü anlatılmıştır. Bu nedenle de insan biçimli olarak tasvir edilmemektedir. Kışları yeryüzünde, yazları ise gökyüzünde geçirdiği bilinir.
YERALTININ KÖTÜ TANRISI ERLİK HAN
Yunan mitolojisindeki Hades ile eşdeğer görülen tanrıdır. Kayra Han tarafından cezalandırılmış ve yeraltının tanrısı olarak görevlendirilmiştir. Erlik Han, kötülük yapan Tanrı ruhu olarak tanımlanır. Gök Tanrı’nın oğludur. Günümüzde ise kötü cin olarak tanımlanır. Altayların yaradılış hikayelerinden birine göre Erlik Han; dünyanın yaradılışında Kayra Han’a kötülük yapmıştır ve cezalandırılmıştır. Bu nedenle de yeraltı aleminin en alt katında yeşil demirden bir sarayda gümüş bir tahtta oturmaktadır. Bu sarayda koyu kırmızı ve çok az ışık veren bir güneş yaratmıştır. Emrinde ise dokuz semerli boğa bulunmaktadır.
Efsaneye göre; hayat ağacının dallarında türeyen halkın biri için Erlik, “bu halk benim olsun” der. Kayra Han da “git kendi halkını bul” der. Daha sonra Erlik, ağacın doğuya bakan 5 dalından istifade etmesine izin verilen halkı, diğer yasaklı dört dala geçirmek için baştan çıkartır. Erkek Törüngey ile kadın Eje, Erlik’in “bu dört dal aslında size yasak değil, meyveleri de pek tatlı, dilediğiniz kadar yiyin,” lafına kanar. Erlik, ağacı bekleyen yılan uyurken ağzına girerek ağaca çıkar. Eje’ye müsaade ettiğini söyleyerek meyve sunar, Törüngey’in de ağzına sürer.
Tanrı, bu durumu fark eder ve Erlik’i cezalandırır. Eje’ye “sen benim sözümü tutmadın, bundan sonra gebe kalasın ve doğum sancısı çekesin” der. Törüngey’e ise “sen benim sözümü tutmadın, 9 kızın 9 oğlun olacak ve hepsinden sen sorumlu olacaksın, insan neslini sen çoğaltacaksın,” der. Yılana, “sen benim sözümü tutmadın, bundan böyle şeytan diye bilinesin, herkes seni ezmeye öldürmeye çalışsın,” der. Sonra da Eje, Yörüngey ve yılanı, hanesinden kovar ve dünyaya gönderir.
Kısaca bildiğimiz Adem ve Havva hikayesinin, Türk mitolojisindeki benzeridir. Erlik; atletik yapılı, sağlam gövdeli, yaşlı bir varlık olarak düşünülür. Gözleri ve kaşları kapkara tasvir edilir. Ayrıca çatal sakalının dizlerine kadar uzandığı bilinir. Kulaklarının üstü, uzun kıllarla kaplıdır. Çenesi, tokmağa; boynuzları ise ağaç köklerine benzer. Kamçısı karayılandır.
SUYUN KORUYUCUSU SU İYESİ
Suv İyesi, Eğesi, Ezi, Issı, İççisi gibi daha birçok isimle anıldığını görebilirsiniz. Türk, Tatar ve Altay mitolojisinde suyun koruyucu ruhudur. Mitolojiye göre; her su kaynağının, bir iyesi bulunur. Açık renkte kıyafet giyerler ve suyun derinliklerinde, kayalıkların arasında bulunan saraylarda yaşarlar. Aynı zamanda saçsız, sakalsız ve kaşsız varlıklardır. Cisimsiz ve bazı inanışlarda denizkızı, su sunası olarak bilinen yarı balık yarı kadın varlıklardır.
Su iyelerinin hareketlerini anlamak imkansızdır. Çünkü bir anda suyu dalgalandırıp barajları yıkarlar ve insanların boğulmasına neden olurlarmış. Ayrıca kuş ve yılan kılığına girebilirlermiş.
İKİ KARTAL BAŞLI İNSAN SEMRÜK BÜRKÜT
İki kartal başlı ve insan vücutlu mitolojik kareketlerdir. Türkçede bürküt, büyük kartallar için kullanılan bir kelimedir. Semrük Bürküt; bakır tırnaklı, sağ kanadı ile güneşi, sol kanadı ile ayı kaplayan mitolojik varlıktır. Bu nedenle gök kuşu olarak da isimlendirilir. Yakutlar tarafından çift başlı kartal, öksökö kuşu olarak da tanımlanır. Genellikle gök direklerinin ve kayın ağaçlarının tepesinde tasvir edilir. Ayrıca gökten yıldırım indirdikleri bilinir.
Tanrı Ülgen’in sembolü olarak görülen Semrük Bürküt, Başkurt efsanesinde adı geçen karakterdir. Türk mitolojisinde, tanrıya açılan göğün kapısını bekledikleri bilinir. Aynı zamanda Çin’de görülen ying-yang sembolü, Türklerde karşılıklı iki kartal olarak tasvir edilir. Bu kartalların döndükleri merkez ise yer ile göğün ortası olarak kabul edilir.
DİŞİ KURDUN SEMBOLÜ ASENA
Belki de en tanınmış mitolojik karakterdir. Türkiye’de dişi kurda verilen isimdir. Buna karşın Türk mitolojisi ile ilgili kaynaklarda çoğunlukla, dişi kurdun doğurduğu erkek çocuklardan birisidir. Asena efsanesinin birçok farklı şekli bulunur. Aşina, Zena, Asen, Şunnu gibi isimlerle anılan sülalenin, bu dişi kurttan türediğine inanılır. Ayrıca aslının Açina kelimesinden geldiği de bilinir.
GÜLER YÜZLÜ UTKUUÇİ
Gökyüzünde yaşayan ve Ülgen’e en yakın olan ruhtur. İsmi güler yüzle karşılayan anlamına gelmektedir. Kurbanı, Ülgen’e ileten ruh olarak bilinir. Elindeki yayın iki ucunda, kanatlı at bulunur. Kalkanında ise çift başlı kartal simgesi yer alır. Utkucu ismiyle de anılır.
YAŞAM DÖNGÜSÜNÜ BAŞLATAN AK ANA
Türk ve Altay başta olmak üzere birçok mitolojide, Deniz Tanrıça’dır. Türk dillerinde; Ağ Ana, Ürüng Ene, Şura Ene olarak anılırken, Moğollarda Sagan Ece olarak bilinir. Hiçbir şey yaratılmadan önce yalnızca sonsuz su varken çıkmıştır. Tanrı Ülgen’e yaratma ilhamını vermiştir ve yine suya dönmüştür. Işıktan bir bedeni bulunur ve başında gücünü simgeleyen taç benzeri boynuzları vardır. Denizkızı gibi uzun bir balık kuyruğu da bulunur ve bu kuyruk, maviye çalan bir renktir. Etrafında denizyıldızları dolaşırken tasvir edilir.
Hayatın başlangıcında, her şeye ruh veren ve yaşam döngüsünü başlayan tanrıça, Akdeniz’de yaşar. Geyik şekline girerek su yüzünden çıktığı, Göktürklerin Atası ile evlendiği söylenir.
SAVAŞ TANRISI KIZAGAN HAN
Yunan mitolojisinin Ares’i; Türk mitolojisinde Kızagan Han’dır. Yani savaş tanrısıdır. Kayra Han’ın oğludur ve göğün 9. katında yaşar. Fazlasıyla kuvvetlidir. Ordu yönetme konusunda uzmandır. Kızıl yuları bulunan, kızıl bir deveye biner. Gökkuşağı ise asasıdır ve savaşçıları korur.
Türk Moğol İmparatorlukları birer fetih devleti olduğu için savaşçıların önemli olduğunu biliyorsunuz. Kızagan da bu savaşçıların tanrısıdır. Türk mitolojisi kahramanları arasında ilk sırada yer alan karakterlerdendir. Masallara, efsanelere ve tarihi savaş filmlerine bu nedenle sıklıkla konu olmaktadır. Tarihte çok az askerle, kendinden kat kat üstün orduları yenmelerini sağlar.