Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı, “Katar’dan gelen paranın da Katar parası olduğuna asla inanmıyorum” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temurci, Halk Radyo’da Hukukçu Hasan Seymen’in yayınına katıldı.
Türkiye’nin Katar’a sattığı Borsa ile, AVM’ler ile kalkınamayacağını söyleyen Temurci, “Ve doğrusu ben Katar’dan gelen paranın da Katar parası olduğuna asla inanmıyorum” dedi. Katar ve Türkiye arasındaki ilişkinin iki devlet arasındaki ilişkiye benzemediğini söyleyen Temurci, “Biz bu ilişkiyi bir devletle mi yürütüyoruz başka bir yapıyla mı yürütüyoruz şeklinde zihnimde ciddi sorular var” dedi.
Medyanotu’nun haberine göre, Türkiye’nin varlıklarının bilinçli bir şekilde el değiştirdiğini düşündüğünü ifade eden Temurci, “İnşaallah günü geldiğinde milletimiz bütün gerçekleri öğrenecek” dedi.
Temurci’nin açıklamalarından ilgili bölüm şu şekilde:
“Türkiye ekonomisinin ayağa kalkması için insanların özgür bir ülkede yaşaması gerek. Hukuka herkesin inandığı bir Türkiye’nin ortaya çıkması lazım. Demokrasi, huzur, hak, adalet olmadan bir ülkede ekonomiyle ilgili asla ve asla ülkeyi yönetenler güven veremez.
Katar’a sattığımız Borsa’nın yüzde 10’uyla, Katar’a sattığımız AVM’lerle bu ülkeyi ayağa kaldıramayız. Doğrusu ben Katar’dan gelen paranın da Katar parası olduğuna asla inanmıyorum. bu benim kişisel kanaatim. Farklı kaynaklardan Türkiye’ye para geliyor. Katar Türkiye’yi çok sevdiği için o paralar Türkiye’ye gelmiyor. biz yabancı sermayeye karşı değiliz ama Katar’la yürütülen ilişki iki devlet arasında yürütülen bir ilişkiye benzemiyor. Başka bir ilişkiye benziyor. Bunu da millet inşaallah zamanı geldiğinde, bizim varlıklarımızın adım adım elimizden nasıl çıktığına ve hangi şartlarda çıktığına bakacak ve milletimiz mutlaka günü geldiğinde bütün gerçekleri öğrenecek.
Ben Katar’dan gelen sermayenin bilinçli bir sermaye olduğunu, Türk varlıklarının bilinçli bir şekilde el değiştirdiğini düşünüyorum. Açık bir hukuk sistemimiz ve bağımsız bir yargımız olmadığı için şu anda bununla ilgili bir şey söyleme durumunda değilim, bu benim kişisel kanaatimdir. Ülkeyi yönetenlerin en büyük sorununun dış politikada kendi kişisel ilişkileri olduğunu düşünüyorum. Biz bu ilişkiyi Katar’la mı yürütüyoruz, bir devletle mi yürütüyoruz, başka bir yapıyla mı yürütüyoruz şeklinde zihnimde ciddi sorular var.”