Türkiye doludizgin 2023 seçimlerine giderken enflasyonun patladığı, geçim sıkıntısı ve yoksulluğun zirve yaptığı bir ortamda Recep Bey elinde kalan tek seçeneğe sarılmış, ekonomik popülizm yaparak kamuoyu algısını etkilemeye çalışıyor…
Bir iktidarın asli görevi olan paranın değerini korumak ve fiyat istikrarını sağlamak için yapılması gereken işleri yapmak yerine, yaparmış gibi görünerek kamuoyunda hayat pahalılığına karşı oluşan tepkileri dindirmek istiyor.
Son icraatı da birer kamu kuruluşu olan Et ve Süt Kurumu ve Tarım Kredi Kooperatifleri mağazalarında satılan ürünleri ucuzlatmak. Lakin burada bir sorun var eğer bugüne kadar bu kurumlar fahiş kâr ediyorlarsa Recep Bey’e aklınız neredeydi, şimdiye kadar buna neden izin verdin diye sormamız gerekmez mi? Yok eğer bu kurumlar çok düşük bir kâr marjı ile çalışıp, vatandaşa hizmet etme, ucuza gıda ulaştırma amacını taşıyordular ise bu yapılacak indirim zarara yol açmayacak, bu zarar eninde sonunda ek bir bütçe yükü oluşturmayacak mı? Bu ek bütçe yükünü karşılamanın yolu ya vergileri artırmaktan veyahut da para basmaktan, enflasyonu azdırmaktan geçiyorsa bunun vatandaşa faydası ne?
Diğer yandan madem bu indirimleri yapmak mümkün, neden sadece kamu mağazalarında yapıyorsun? Kamu eliyle zincir marketlere de mal ver, onlar da ucuza satsın, vatandaş ucuz gıdaya rahat rahat ulaşsın değil mi?
Ama dert vatandaşa ucuz gıda ulaştırma olmayınca birilerini günah keçisi ilan edip, şeytanlaştırarak suçu sırtından atmak olunca böyle algı operasyonlarına girişiliyor. Bu noktada olağan günah keçisi, zincir marketler oluyor elbette.
İşin açığı bu tip ekonomik popülizmin enflasyonu kontrol altına almakta, hayat pahalılığını engellemek ve yoksulluğu azaltmakta zerrece faydası olmayacaktır. Bu tip yöntemler Türkiye’de de başka ülkelerde de çok denendi ve hiç birinden de netice alınamadı.
Sevgili okurlarım şunu hiç unutmayınız; enflasyon iktidarlar tarafından bilinçli olarak tercih edilen ve uygulanan enflasyonist politikalar sonucunda ortaya çıkan bir ekonomik olgudur. İktidarlar bu politikaları yükümlülüklerinden kurtulmanın kolay yolu olduğu için seçerler, üstelik sadece kendilerinin değil enflasyona konu olan para birimi cinsinden borçlanmış olan kesimleri de yükümlülüklerinden kurtarmayı amaçlarlar. Türkiye’de enflasyonun patlamasının ilk sebebi, Türk Lirası ile KGF destekli kamyon kamyon kredi almış olan firmaların batmasını ve batan bu firmaların bankacılık sektörünü de batırmasını engelleme çabasıdır. İkinci sebep ise bütçe gelirlerinin kamu harcamalarına yetmemesi, bütçe açıklarını para basarak kapatmanın bir yöntem olarak benimsenmesidir.
Olağanüstü büyük bütçe açıklarına yol açan temel etkenler ise şunlardır:
1. Türkiye ve Suriye’de 9 milyon Suriyeliye bakmak, mantıksız mülteci ve göç politikaları.
2. Yap İşlet Devret yöntemi ile yapılan ulaştırma, enerji ve sağlık projelerinin yarattığı giderler.
3. Maceraperest dış politikanın yol açtığı askerî harcamalar.
4. Heveskâr dış politikalar yüzünden yapılan yurt dışı yardımlar.
5. Kamuyu sarmış bulunan büyük israf.
6. Son olarak eklenen ve ne boyuta ulaşacağı öngörülemeyen Kur Korumalı Mevduat harcamaları.
Bütün bu yanlış politikalardan vazgeçip bütçe disiplini sağlanmadan ne yaparsanız yapın para basmaktan, enflasyona sebep olmaktan kurtulamazsınız. Bu yüzden iktidarı popülist ekonomi politikalarını bir kenara bırakıp gerçekçi olmaya gerçekçi çözümler üretmeye davet ediyorum.