TÜİK tarafından açıklanan YD-ÜFE verilerine göre 2022 yılı Haziran ayında bir önceki aya göre %9,18, bir önceki yılın Aralık ayına göre %35,30, bir önceki yılın aynı ayına göre %110,66 ve on iki aylık ortalamalara göre %75,95 artış gerçekleşti.
Bu veriler son derecede önemli. ÜFE tarafında TÜFE’ye yansıyacak ve ciddi miktarda artışa yol açacak çok büyük bir dalganın gelmekte olduğunun öncü göstergesidir.
En nihayetinde üreticiler ticaret erbabıdır, amaçları kâr etmek para kazanmaktır, maliyetleri yükseldiği halde bunu sineye çekmeleri, perakende satışlara zam yapmamaları mümkün değildir. Bu davranış da en nihayetinde enflasyonu artıracak ve tüketici fiyat endeksini yukarıya çekecektir.
Kurlar ciddi manada baskılandığı ve bu yüzden anormal büyüklükte bir dış ticaret açığı verildiği halde YD-ÜFE’nin yüzde yüzden fazla artmış olması Türkiye’de TÜFE’nin üç haneli seviyelere doludizgin koştuğunun en önemli göstergesidir. Bu göstergenin gelmiş bulunduğu seviye başta ülkeyi yönetenler olmak üzere ister üretici tarafta olsun, isterse de tüketici fark etmez herkesin uykularını kaçırmalıdır.
YD-ÜFE sektörlere bağlı olarak farklı seviyelerde artış gösterdi. Bizi uyarması gereken ise enerji sektöründeki artış bu sektörde artış %326,07 seviyesine ulaşmış bulunmaktadır.
Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara malında %8,82, dayanıklı tüketim malında %9,31, dayanıksız tüketim malında %7,61, enerjide %23,25, sermaye malında %8,85 artış olarak gerçekleşti.
Enerji grubundaki aylık değişimin %23,25 boyutuna ulaşması herkesi alarma geçirmelidir!
Malum enerji hem her üretimin ana girdisi hem de herkesin kullanmaya mecbur olduğu, tasarruf edilmesi en zor olan tüketim kalemidir.
Hane halkının enerji kullanımının en yoğun olduğu aylar kış aylarıdır özellikle ülkenin soğuk bölgelerinde bu aylarda enerji kullanımı fazlasıyla artar. Enerji fiyatlarındaki bu artış bize bu kışın çok ama çok zor geçeceğini göstermektedir.
Üretimde ise hemen her sektörde yoğun enerji kullanılır lakin çimento, seramik, cam ve işlenmiş gıda üretimi gibi bazı sektörlerde enerji kullanımı çok daha yoğundur.
Türkiye’de enflasyon döviz kurlarından çok daha hızlı artıyor! Bu yüzden de Yİ-ÜFE YD-ÜFE’nin epey üstünde seyrediyor. Bunun en önemli sebebi iktidarın kurların yükselmesini önleyebilmek için uyguladığı baskı. Bu baskı sonucunda kurlar gelmesi gereken noktaya gelemiyor ve sonuçta hem dış ticaret açığı ve hem de rezerv açığı veriliyor. Bu sürdürülebilir bir politika değil elbette ama iktidarın tek derdi 2023 Haziran’ındaki seçimlere bugünkünden daha kötü bir ekonomi algısı ile gitmemek. Bu yüzden ekonominin acil ihtiyacı olan önlemleri almak, yapısal reformları yapmak yerine algıları etkileyecek, durumu olduğundan daha iyi gösterecek operasyonlar peşindeler. Fakat bu vahameti umursamaz, günü geçiştirmeye yönelik politikalar hem ekonominin bütününe ve hem de ekonomik faaliyetlerde bulunan birçok üreticiye olağanüstü büyüklükte zarar veriyor.
Unutmayın enflasyon ekonominin kanseridir, sinsi sinsi ilerler, zamanında müdahale edilmezse kronikleşir ve ipin ucu elden kaçırılırsa ölümcül hale gelir.
Erdoğan’ın faiz sebep enflasyon sonuçtur gibi akla ve bilime uymayan iddiası, ülke ekonomisi üzerinde denenmeye kalkınca ortaya bu tablo çıkmış bulunmaktadır.
Enflasyonu başlatmak ve patlatmak çok kolay zapturapt altına almak ise çok ama çok zordur.
Türkiye’de Erdoğan enflasyonu başlattı, başlatmak ile de kalmadı patlattı da, şimdi enflasyonun üç haneli hiperenflasyon seviyesine tırmanmasını dehşet içinde izliyoruz.
Bu enflasyon nasıl kontrol altına alınacak, kim kontrol altına alacak?
Nasılını elbette biliyoruz, bu ekonomi kitaplarında da yazan bir husus. Kimin kontrol altına alacağını ise henüz bilmiyoruz.
Kimin kontrol altına alamayacağını ise biliyoruz. Bu Erdoğan ve ekibinin atından kalkabileceği becerebileceği bir iş değil, zaten öyle bir güç ve süreleri de bulunmuyor…