6 Ocak 2021 Amerika Birleşik Devletleri’nin dönüm noktası oldu. Kongre binasının işgali tüm dünya ülkelerini tedirgin etti. Ne olmuştu? Bundan sonra ne olacak? Gibi sorular ortalıkta, dillere destan oldu!
Peki, bu olaylar nasıl patladı! acaba.. Sistemin olumsuzlukları Trump’ın iktidara gelmesine neden oldu. Ancak “KURUCU DÜZEN” Trump’a izin vermedi. Mesela Ortadoğu’daki uygulamalarını kabullenmedi. Başkanın beklenmedik sıra dışı uygulamaları derinlerde rahatsızlık yaratınca, Trump’un 10 milyon oy, fazla almasına rağmen (bence de hileye maruz kaldı) yeniden başkan olması engellendi. Gelişmeler (Bir çok Cumhuriyetçi dahil) Biden’i iktidara getirdi. Seçim sonuçlarını hiç bir zaman kabul etmeyen Trump, medyada da sesini duyuramadı. Hiç bir ana akım medya haberini yapmadı, açıklamalarına yer vermedi. En yakınları O’na ihanet etti. Tabii, Trump bu ortamdan rahatsız olmaz mı?.. Bunun üzerine Trump, işgal eylemini planlamış mıydı? Gösterinin işgale dönüştümü canlı yayınlar ve sosyal medya ile paylaşıldığı an, ABD’nin bir çok yerinde resmi binalar da aynı akibete uğradı. Amerika hazırlıksız yakalanmıştı. Ancak, 5 kişinin ölümüne neden olan Kongre binasının işgal edilişi, hatta yağmalanışı diğer olayları gölgede bıraktı. Olayların beklenmedik şekilde gelişmesi ve tam son oyların sayılması esnasında oluşu, Trump’u “istenmeyen kişi”, “yerli terörist”, “yalnız adam” yaptı. Olayı gerçekleştiren Antifa, Evanjelistler, Proud Boys, Konferedasyoncular, Qanon, Nationalist Social Clup gibi gruplar Başkan Trup’un talimatıyla, (en azından “dolmuşuyla”) ABD Kongre binasına saldırdılar. Neticede yer yerinden oynadı ve Trump aczedilme noktasına kadar geldi. ABD iç işleriyle ilgili bir tarih yazdı. Kutuplaşma ABD’yi nereye götürür; Ayrışmanın bundan sonra ne denli devam edip etmeyeceğini göreceğiz.
Olayın Türkiye’yi ilgilendiren tarfına gelirsek; Bence, pek bizi ilgilendirmiyor. Ha Trump, ha Biden. “Bağıra, çığıra” neredeyse “davul-zurna çalarak”, sınırımızın dibinde ikinci Kürt (peyk) devletçiğini kuruyorlar. Ve Türkiye bunu engelleyemiyor. Çünkü gücü yetmiyor. Neticede (İsrail’in de) hedefi; İran ve Türkiye’den de koparılacak toprak parçalarını da birleştirip “Büyük Kürdistan” kurmak. PKK/PYD’ye on binlerce TIR dolusu silahı boşuna getirmediler. Bize bundan daha büyük ne gibi düşmanlık olabilir ki?
Tek umudumuz nedir? ABD, tabiri yerinde ise, bize kıyak mı yapacak? Bu sevdadan vaz mı geçecek? Hayır.. Sanal paraların durdurulamayan değerleri daha da çok fırlayacak ve ABD dolarının saltanatı yıkılacak mı ? Hayır.. ABD daha çok karışacak ve Ortadoğu’yu rahat mı bırakacak? Hayır tabi ki.. Vallahi ben gözümle gördüm, kısa da olsa yaşadım. ABD kesinlikle demokratik bir ülke falan değil. Tam bir polis devleti, insan hakları konusunda beğenmediğimiz! Avrupa’nın tırnağı dahi olamaz. Demokrasi demek, elit Amerikalılar’ın rahat ve huzurlu yaşaması, dolayısıyla dünya üzerinde sömürünün gerçekleşmesi demek. Hele, şu 6 Ocak olaylarını zenciler gerçekleştirse idi, ne olurdu tahmin edin bakalım. Kan gövdeyi götürür idi. Binlerce siyahi Amerikalı ölür, hiç bir polis hakkında da işlem yapılmaz, üstüne üstük “demokrasi kahramanları” ilan edilirlerdi.
Biden’in olaylarla ilgili yaptığı açıklamada, “Putin ancak böyle bir olayın gerçekleşmesini isterdi” demesi, ABD’nin bundan sonraki politikalarının “soğuk savaş” dönemine benzer bir çizgide olacağına işaret ediyor. Bazı eleştirmenler, Amerika’nın , dünyayı yönetme gücünün artık ortadan kalktığını iler sürseler de, AB ülkeleri ve NATO ile yeniden yapılanarak dünyaya nizam vermeye çalışacağa benziyor. Yani, “haydut devlet” ABD’nin güya demokrat olan yeni yönetiminin, akıtması beklenen kan ve göz yaşı dökmesini kim engelleyebilir ki? Rusya veya Çin mi? “Her şey para için”. Bir yere kadar sözlü düello yaparlar, sonra kapalı kapılar ardında anlaşırlar. Olan üçüncü dünya ülkelerine olur. Güçlü daima haklıdır prensibi doğrultusunda sömürüye devam ederler.
Türkiye’nin yapması gereken, bu emperyalist güç ile mümkün olduğunca iyi ilişkiler kurmak ve bu vesileyle ülkenin toprak bütünlüğünü korumaktır. Değişmeyen hedefimiz “milli ekonomi” ile güçlü bir iktisadi yapıya ve “milli harp sanayi” ile daima daha güçlü bir orduya sahip olmaktır…