Türkler; tarih boyu devinim hâlinde olan, yaban ellere göçen, yabancılarla cenk eden, kendinden olmayanları yöneten ve çoğu kez onlarla uzlaşmayı başarabilen bir kavim. Yabancılarla olan etkileşimleri bazen o kadar aleyhlerine gelişmiş ki, meşhur Türkçe sözlüğün yazarı Kâşgarlı Mahmud, daha 11. yüzyılda “Tatsız (yabancısız) Türk, başsız börk olmaz,” atasözünü gizli bir şikâyet gibi Lügat’ına işlemiş. Türkler yüzlerce memleket, onlarca başkent, dört ayrı alfabe ve üçü semavî birçok din değiştirmiş; dünyanın tüm çiçeklerini koklamış, giysilerini denemiş, değişmiş, sebat etmiş… Bütün bu serüven esnasında değişim ve süreklilikleri evlatlarına koydukları isimlere de yansımış. Yakın zamana kadar TV dizilerinin belirleyiciliğini üstlendiği Türk adları tarihte çoğu kez dinî, siyasî ve geleneksel güdülerle belirleniyordu.
Türk göçerlerinin “yerleşiklik köprüsünden önceki son çıkışı” olan İran’da görüp etkileştiği kültürler hayatını fazlasıyla etkilemiş ve bu çocuklara verilen adlara kadar yansımıştı. 10. yüzyılda Türklerin artık büyük topluluklar hâlinde girmekte oldukları İslâm dini, şahıs isimlerini belirlemede fazlasıyla etkili olmuş, pek çok Türk, evlatlarına dinî temelli Arapça isimler koymuştu. Fakat Orta Asya/Türkistan’dan getirdikleri kadim Türkçe adlar da bütün sadeliği ve duruluğu içerisinde sessizce yaşamayı sürdürdü.
16. Yüzyıl Osmanlı Taşrasında Türkçe Kişi Adları
Kişi adlarını inceleyen onomastik bilimi tarih disiplinine değişimin ve sürekliliğin haritasını çıkarmak için değerli bir kaynak sunuyor. Biz bu yazımızda tamamen sistematik olmasa da 1831’de kayıtlarına başlanan Osmanlı Nüfus Defterleri, tarihleri III. Murad (1574-1595) ve Kanunî Sultan Süleyman (1520-1566) devirlerine kadar uzanan Tapu Tahrir Defterleri ile genellikle taşrada görülmüş bazı Türkçe isimleri listeleyerek Türkçe adların tarihine kısa bir yolculuk yapacağız… 19. yüzyılda imparatorluğun çeşitli yerlerinde* en yaygın isimler genellikle şunlardı:
Mehmed ● Yusuf ● Ahmed ● Mustafa ● Hasan ● Abdullah ● Ali ● İsmail ● İbrahim ● Ömer ● Hamza ● İshak ● Recep ● Salih ● Halil ● Osman ● Ahmed ● Hüseyin ● Süleyman ● Mahmud
*(Ahlat , Habsamana, Ladik Nüfus Defterlerine göre. Ayrıntılar kaynakçada.)
19. yüzyıldaki bazı Nüfus Defterleri’nde incelediğimiz adlar arasında neredeyse hiç Türkçe isim yok. Yalnızca lakaplar ve sülale isimlerinde, “…oğulları” biçimindeki kullanımlarda Türkçe isimler görülse de asıl şahıs adlarında İslâmî-Arapça seçimler yoğunlukta. 16. yüzyılda da İslâmî isimlerin revaçta olduğuna şüphe yoktu. Ancak geleneksel Türkçe isimlerin bu dönemde Müslüman ve bazen gayrimüslim tebaa arasında bile oldukça cazip görüldüğü Tapu Tahrir Defterleri’nden anlaşılır.
16. Yüzyılda İmparatorlukta* Bazı Türkçe Adlar
[A]
Akıncı ● Al Kaya ● Alaman ● Alan Koç ● Alp Arslan ● Alp Kara ● Alpı ● Apardı ● Arduç ● Arık ● Arslan ● Armağan ● Atan ● At Güden ● Atlu Han ● Avunduk ● Avşar ● Ay Bey ● Aydın ●Aydoğmuş ● Aykut ● Ağa Han ● Ağaç ● Ağacık ● Ağalı ● Ağazar ● Ağca ● Avunduk ● Ayvaz
[B]
Babalı ● Balaban ● Balı ● Balcı ● Balçar ● Balım Kulu ● Balık ● Balkar ● Ban ● Basmak ● Başlamış ● Bay Temür ● Bay Koca ● Bayburd ● Bayındır ● Bayrak ● Bayram ● Bazarlu ● Bağışlandı ● Bağlandı ● Bağlu ● Bende ● Bengi Yar ● Beyler Çelebi ● Beyli ● Beyrek ● Beymiş ● Bilmiş ● Boğa ● Boylu ● Bos Bey ● Boz Yar ● Boğalık ● Bölük ● Budak ● Bulgar ● Bulundu ● Bulut
[C/Ç]
Can Kara ● Canakıymaz ● Canı Bey ● Cavuk ● Coşkun ● Çabuk ● Çalabverdi ● Çaka ● Çakır ● Çardak ● Çavuş ● Çağırkan ● Çerçi ● Çelebi ● Çepni ● Çiçek ● Çirkin ● Çırak ● Çoban ● Çocuk ● Çongar ● Çöplü
[D]
Danışmış ● Dağdura ● Dede Bey ● Dede ● Dedecik ● Dedek ● Deli Bey ● Demgeldi ● Deniz ● Deve ● Devlet Han ● Devletgeldi ● Divangeldi ● Dost Eli ● Doğan ● Doğdu ● Doğanca ● Dönmez ● Duman/Tuman ● Durak ● Durası/Turası ● Durdu ● Durmuş ● Dursun ● Duacı ● Dualı ● Dündar ●
[E]
Ece ● Elma ● Elmalu ● Emel Bey ● Emenlik ● Emir Kulu ● Emir Arslan ● Enik ● Evren ● Er Ak ● Er Baba ● Er Kösü ● Erbil ● Erdoğan ● Erduran ● Erdoğdu ● Eren ● Esenli ● Esenlik ● Eslemez ● Esrik ● Evrenos ● Eylük ● Eğmür ● Eğri ● Eğlen
[G]
Geldi ● Genç Arslan ● Göç Eri ● Göç Beyi ● Göçen ● Göğüs ● Gökçe ● Gönen ● Gözüm/Gürem ● Göğü ● Gürgeldi/Güzeldi ● Gündüz ● Gül Abdal ● Gülcü ● Gülden ● Güllü ● Güllüce ● Gülşehri ● Gümüş ● Gündoğmuş ● Güney ● Gülümser ● Gülbalı ● Güvendik ● Güvenç
[H/I/İ]
Has Bey ● Heves ● Horasan ● Ilgar ● Irak ● Irmak ● Işık ● İlbeyi ● İl Aldı ● İl Paşa ● İl Düzen ● İlmen ● İmirza ● İnce ● İne ● İne Bey ● İl Dilek ● İstemi Han ● İrenci
[K]
Kalaycı ● Kamış ● Kanay ● Kaplan ● Kara ● Kara Bulak ● Kara Cura ● Karagöz ● Kara Kurt ● Kara Oğlan ● Kavdan/Kumdan ● Karaca ● Kaya ● Kaya Balı ● Kaygusuz ● Kaymaz ● Kazıcı ● Karaman ● Kazlu ● Keleş ● Kiçi ● Kılıç ● Kılıç Sofu ● Kır ● Kırca ● Kışla ● Koban ● Koca Bıyık ● Koçak ● Koçu ● Komuş ● Konaç ● Konur ● Korkmaz ● Korkut ● Koyun ● Köpek ● Körpe ● Köse ● Köşker ● Kudman ● Kul ● Kul Budak ● Kulavuz ● Kulaş ● Kulkal ● Kumral ● Kuran ● Kuru ● Kutlu Bey ● Kuzucak/Koruncak ● Kuş Temür ● Küçük ● Küfe ● Kürek/Gevrek ● Küre
[L/M/O/Ö]
Laçin ● Malkoç ● Okçu ● Ongöz/Öngör ● Onduran ● Onmuş ● Ordu ● Oruç ● Otman/Osman ● Otan ● Oğan ● Oğul Bey ● Oğullu ● Oğuz ● Ödemiş ● Ödül ● Öküz/Öksüz ● Övünç ● Öyük ● Özdemir ● Öğülmüş
[P/S/Ş/T]
Parlak ● Paşa ● Poyraz ● Pullu ● Saltuk ● Saray Bey ● Sarı ● Saru Han ● Saruca ● Satı ● Satılmış ● Savcı ● Sendek ● Serhoş ● Sevdi ● Sevgilü/Süklü ● Sevinç ● Sevindük ● Selvi ● Sığır ● Soylama ● Sunkur Çavuş ● Sungur ● Süklü ● Sülemiş ● Sünük ● Soylu ● Şenlik ● Şirin [T] Tanı Fakıh ● Tanış ● Tanrıvermiş ● Tanrıverdi ● Tapduk ● Taylu Dede ● Taş ● Taş Beyi ● Taşlu ● Taştemür ● Teke ● Tekiş ● Temir ● Timurtaş ● Toktamış ● Torıl ● Torlu ● Tor(a)san ● Toru ● Toyran/Doyuran ● Turan/Duran ● Turanca ● Turhan ● Turna ● Tursun ● Tuğranç ● Tuğrul ● Tutar ● Tükel ● Türemiş
[U/Ü]
Ulamış ● Ulaş ● Uluca ● Ulumaz ● Ulu Bey ● Uluğman ● Umud ● Umur ● Uruz ● Uzamış ● Uğurlu ● Üremiş ● Ürgüt
[V/Y]
Varsak ● Verdi ● Verek ● Vermiş ● Yaban Eri ● Yalamış ● Yamak ● Yapucu ● Yalnuz ● Yandı ● Yanık ● Yanış ● Yansır ● Yar Aş ● Yargeldi ● Yayla Bey ● Yaylacı ● Yağan ● Yağıbastı ● Yağmur ● Yavru ● Yendi ● Yeni ● Yenice ● Yetilmiş/Bilmiş ● Yeğen/Beğen ● Yiğit ● Yol Beyi ● Yol Kulu ● Yolageldi ● Yolcu ● Yörgüç ● Yörük ● Yurttutan ● Yüzücü/Börücü
*(Adana, Sivas, Çorum ve Aydın Tapu Tahrir Defterlerinde.)
Osmanlı ve Selçuklu Hanedan Üyelerindeki Durum
Osmanlı ve Selçuklu hanedanlarının Türkçe isim kullanma konusunda çok da tutucu olmadıklarını biliyoruz. Selçuklu Hanedanı’na Türkçe isimler daha cazip görünür. Hanedanın ismini aldığı Selçuk Bey’den başlayarak Tuğrul ve Çağrı Beyler ile Sultan Berkyaruk gibi pek çok hükümdar Türkçe ad taşır. Bunun yanı sıra Keykubad/Keyhüsrev gibi Şehname kaynaklı Farsça isimler de revaçtadır. Osman/Atman adının tartışmalı kökeni bir tarafa bırakılacak olursa, Osmanlı padişahları arasında Türkçe isim taşıyan tek padişah Orhan Gazi’dir. Bunun yanı sıra tahta geçmemiş pek çok şehzade arasında nadiren de olsa Türkçe ad taşıyanlar (Cem Sultan’ın oğlu Oğuz gibi) görülebilmektedir. Osmanlı tahtına oturabilmişlerin çocuklarına verdiği Türkçe isimler arasında Orhan (4 adet), Korkud (4), Savcı (2), Ertuğrul (2) ve Selçuk (2) göze çarpar.
Şüphesiz merkezî devlet anlayışı ve hayatı yönlendirmede dinin sarsılmaz gücü, dinî anlamı olmayan Türkçe isim seçme yönelimini zayıflatmıştı. Ancak taşrada, merkezîliğin ve dinî kültürün nispeten daha az tahakküm kurabildiği alanlarda eski geleneklere dayalı isimlere daha fazla rastlanıyor olmalıydı. Osmanlı taşrasında kullanılan Türkçe kişi adları listesinden göçün, doğanın ve yaşam temennisinin ad seçimine derin bir tesiri olduğu anlaşılır. Hatta bazen nazardan sakınmak için “çirkin” ya da “çöplü” gibi olumsuz anlam taşıyan isimler bile tercih edilmiş. Doğayla kurulan rehbersiz bağlantı, içgüdüler ve âdetler, onunla insanları daha fazla özdeş, hâldaş ve hatta adaş kılmış.
Kaynak: Tarihi Kadim
https://www.tarihikadim.com/16-yuzyil-osmanli-tasrasinda-turkce-kisi-adlari/#:~:text=Osmanl%C4%B1%20taht%C4%B1na%20oturabilmi%C5%9Flerin%20%C3%A7ocuklar%C4%B1na%20verdi%C4%9Fi,Sel%C3%A7uk%20(2)%20g%C3%B6ze%20%C3%A7arpar.