Şüpheliler hakkında, aşırı sağcı ve ırkçı Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü’nün (NSU) yeni oluşumu anlamına gelen NSU 2.0 tanımlamasıyla tehdit mektupları yollanmasıyla bağlantılı olarak soruşturma açılmıştı.
Hazırlanan iddianamede savcılık şüphelilere, yasaklı örgüt sembolleri de kullanarak, şiddete çağrı yapma, halkı kışkırtma, dini veya dünya görüşü nedeniyle insanlara hakaret etme ile porno içeriklerin paylaşımı suçlamaları yöneltiliyor.
Hedeflerinde Yahudiler ve Müslümanlar da vardı
Soruşturmayı yürüten savcılık, şüphelilere 2014 ile 2018 yılları arasında 102 somut vakada Hitler, gamalı haç ve benzeri Nazi sembol ve içeriklerinin paylaşılması ve Yahudi soykırımının inkarı ile engelli insanlara, göçmenlere, siyahlara, LGBTİ+ ve Yahudiler ile Müslümanlara hakaret etme ve iftira atma suçlamaları yöneltiliyor.
Şüphelilerin ayrıca pornografik fotoğraf ve videolar ile şiddeti yücelten içerikler göndermeleri de iddianamede yer alıyor. Zanlıların söz konusu içerikleri internetten indirdiği veya başkalarından gelen yazışmalardan temin ettiği de belirtiliyor.
Başay-Yıldız ile ortaya çıktı
Almanya’da emniyet birimlerinde aşırı sağcı ve ırkçı polislerin bulunduğuna ilişkin tartışmalar uzun süredir kamuoyu gündeminde. Konu 2018 yılı Ağustos ayında Frankfurtlu avukat, Seda Başay-Yıldız ile ortaya çıktı.
Başay-Yıldız’a NSU 2.0 imzalı bir tehdit yazısı yollanmış, faks ile yollanan tehdit mektubudan hemen önce Frankfurt Emniyet Teşkilatı bilgisayarlarından birinde avukat Başay-Yıldız’ın ikamet bilgilerine bakıldığı ortaya çıkmıştı. Bu bağlantı üzerine soruşturmanın kapsamı genişletilmiş, hakkında iddianame hazırlanan dört polisten biri olan başkomiser rütbeli bir kadın memurun, Seda Başay-Yıldız’ın ikamet bilgilerinin sorgulandığı sırada kendi şifresiyle orada sistemde bulunduğu ortaya çıkmıştı.
Başay-Yıldız, Almanya’da 2000-2007’de 8’i Türkiye kökenli 10 kişinin sistematik biçimde katledilmesinden sorumlu aşırı sağcı NSU terör örgütü davasında müdahil avukat olarak görev yapmış, bu durum onu aşırı sağcı çevrelerin hedefi haline getirmişti. NSU’nun hayatta kalan tek üyesi olarak bilinen Beate Zschäpe’ye karşı yargı süreci 2013’te başlamış, 2018’de müebbet hapis cezasına çarptırılmasıyla sonuçlanmıştı. Ceza geçen yıl da onanmıştı.
NSU, 2000-2007 arasında çoğu küçük esnaf, 8’i Türkiye kökenli 10 kişiyi katletmiş, çok sayıda da banka soymuştu. Terör örgütünün varlığı, 2011 yılında örgüt üyelerinin düzenledikleri bir banka soygunu sonrasında polisle yaşadıkları kovalamaca sonrasında bir karavanda ölü bulunmaları ile ortaya çıktı. Ortaya çıkmasından kısa süre sonra, bir dönem polisin izlediği üyelere dair kimi belgelerin yok edildiği tespit edildi. Şüphelilerin Almanya’da yıllarca rahatça hareket ettiği anlaşılınca emniyet, istihbarat birimleri veya daha üst düzey devlet memurlarınca korunmuş olabilecekleri yönündeki şüpheler artmıştı.
Kaynak: Euronews