Yeniçağ Yazara Aslan Bulut, bugünkü yazısında pek gündeme gelmeyen bir konuya değindi. Zengezur koridoru. Aslında Azerbaycan toprağı olan bu koridor, Stalin döneminde Türkleri (Türk Dünyası’nı) bölmek için Ermenistan’a verilmişti.
13 Nisan 2021- ASLAN BULUT
Karadeniz’e çıkmak isteyen ABD’nin baskısıyla Türkiye’de Montrö’nün tartışılması, buna tepki gösteren amirallerin darbecilikle gözaltına alınması, gözaltına alınanların, iktidar yandaşları tarafından Amerikancılıkla suçlanması ne kadar garip değil mi? Kendi suçlarını emekli amirallerin üzerine atıyorlar! Ancak, MSB eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım, asıl darbeyi, Ege’de Türkiye’ye ait adaları Yunanistan’a terk eden iktidarın yaptığını söyledi.
Yalım, “Türkiye’nin batısındaki 19 Türk adası ve 2 Türk kayalığı, Yunanistan’ın başkenti Atina’dan yönetiliyor. Türkiye’de, Yunan askerleri kullanılarak darbe yapılmıştır. Devletin tekliği ve birliği ortadan kalkmış, Türkiye’nin batısında ikili devlet düzenine geçilmiştir.” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da iktidarın 15 Temmuz’dan beş gün sonra fiilen darbe yaptığını söylüyor…
***
Bütün bu olaylar içinde, Türk Milleti için olumlu gelişmeler de yaşandı. Türk Konseyi Zirvesi’nde alınan kararlardan bahsediyorum…
Zirvede Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev‘in “Zengezur koridoru” ile ilgili konuşması, Türkiye’de pek duyurulmadı.
Karabağ’da savaşın bittiğini, sorunun tarihte kaldığını söyleyen Aliyev, şöyle dedi:
“Yeni fırsatlar oluştu. Bunların arasında en önemlisi ulaştırma fırsatlarıdır. Bugün Zengezur koridoru üzerinde aktif şekilde çalışıyoruz. Bir zamanlar Zengezur’un Azerbaycan’dan koparılarak Ermenistan’a birleştirilmesi Türk dünyasını coğrafi olarak parçalamıştı. Haritaya bakarsak, sanki vücudumuza hançer saplanmış, Türk dünyası parçalanmıştır. Tarihi Azerbaycan toprağı olan Zengezur şimdi Türk dünyasının birleştiricisi rolünü oynayacak. Çünkü Zengezur’dan geçen ulaşım, iletişim ve altyapı projeleri tüm Türk dünyasını birleştirecek ve Ermenistan dahil diğer ülkeler için ek fırsatlar yaratacaktır. Ermenistan’ın şu anda müttefiki Rusya ile demir yolu bağlantısı bulunmamaktadır. Bu demir yolu bağlantısı Azerbaycan topraklarından kurulabilir. Ermenistan’ın komşusu İran ile demir yolu bağlantısı yoktur. Bu demir yolu Nahçıvan üzerinden sağlanabilir. Azerbaycan, Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti üzerinden Türkiye’ye bağlanıyor, Orta Asya Avrupa ile bağlanıyor. Yani yeni bir ulaşım koridoru oluşuyor. Azerbaycan bu işe çoktan başladı. Ortak ülkelerin de bu fırsatları kullanacağına eminim.”
***
Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Cengiz Tomar, Anadolu Ajansı için yazdığı “Türk Konseyi’nden Türk Birliği’ne” başlıklı analizinde şu bilgileri paylaştı:
“Zirvede gerçekleşen gelişmelerin en önemlisi, Türk dünyasının aksakalı Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in 2019 yılındaki Bakü Zirvesi’nde yaptığı, konseyin adının ‘Türk Devletler Teşkilatı’ olması önerisinin diğer liderler tarafından kabul görmesi oldu.
Bu zirvenin çok önemli diğer kazanımlarından biri de Nazarbayev’in ‘Turan Koridoru’ teklifidir. Tıpkı tarihte Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan İpek Yolu projesi gibi bütün Türk dünyasını kara yoluyla da birbirine bağlayan Trans-Hazar Uluslararası Ulaşım Koridoru’nun adının, Turan Koridoru olması bu teklifle ortaya çıkmıştır
Şayet gelişmeler böyle devam ederse 2030-2040 vizyonunda özellikle ekonomi alanında iş birliği ve ortak pazar gibi konular gündeme gelebilir.”
***
Bilindiği gibi “Turan koridoru” kavramına Türkiye’de itirazlar olmuş, ırkçılıktan bahsedenler çıkmıştı. Bu mantığa göre Avrupa ülkeleri birleşince ırkçılık olmuyor ama Türk ülkeleri birlik kurunca ırkçılık hortluyor! Asıl bu bakışta Türk’e karşı bir ırkçılık var.
Dil Tarih Coğrafya Fakültesi mezunları da bu ırkçılığa karşı “Turancılık Bildirgesi” yayınlamış ve “Türk uygarlığı; sömürgeci ve insanlığı yok sayan bir zihnin değil, insanlık değerlerini önceleyen bir düşüncenin ürünüdür Turan, bunalımda olan insanlık için de güvenli bir dünya sağlayacaktır.” demişti.
Dolayısıyla Turan koridoru, sadece Türklük için değil insanlık için de bir umuttur. Koridorun Rusya kontrolünde olması ise düşündürücüdür.
Kaynak Yeniçağ